bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ata demirer'in bu yıl gösterime girecek filmi. başrollerde kendisi ve özge özacar var. (bkz: beklemedeyiz)
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Az önce bitirdiğim film. Bugün gösterime girmiş, hemen izlemek istedim. Senaryo çok güzel, müziklere bayıldım. Özellikle küçük Emrah beni çok güldürdü. Bursa’yı temsil eden çok güzel konulara değinmişler. Deli Ayten’i gördüğüm ilk sahnede direkt olarak tanıdım ama yine de değinmelerine sevindim. Yalnız sonunda ters köşe yapıyor, bir miktar üzüldüm. Bir Bursa’lı olarak bayıldım diyebilirim. dikkat Filmin sonunda konuşmanız Bursa ağzına dönüşebilir.
      1şiveden ziyade ağız* aslında. - louis froziel 13.01.2023 22:27:10 |#4505501
      1Hemen düzelteyim, teşekkür ederim - yildizligecetablosundakiyildizz 13.01.2023 22:32:45 |#4505503
      1Hskdkfkfkf böyle de olmadı ama louis - yildizligecetablosundakiyildizz 13.01.2023 22:33:40 |#4505504
      butun yorumlari goster (6)
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      cem gelinoğlu'nun nefis oynadığı film. ata demirer çok iyi bir şey yapmaya çalışmış ama çok üst seviyeye çıkamamış açıkçası. oysa süper oyuncu kadrosu var. mesela melek baykal filmi çoğu yerde alıp götürmüş. hatta toygan avanoğlu ve özge özacar da. ama hikaye çok yorucu ve tahmin edilebilir cinsten. ayrıca zırt pıt şarkı çalması da izleyeni bıktırıyor. en azından beni bıktırdı. disney+ cidden kaliteli yerli işlere imza atıyor. tabii, film bazında. (bkz: yılbaşı gecesi (film)) ve bu film güzeldi. her ikisi de izlenirliği olan filmler. bu arada, bursa'yı çok seven biri olduğum için gösterdiği epey yeri bildim. bu da beni mutlu etti.
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Film bittikten sonra, müziklerini Spotify youtube music vs ne varsa eklenecek film. (bkz: eline ayağına sağlık )
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok güzel film olmuş. sonu biraz göz ıslattı ama.
    6. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ata demirer izlemeyi özlediğimi fark ettirdi bu film. çok güzel olmuş, müzikalli, gülmeli, aşklı.. tam ata’ya yakışacak bir film.. ayrıca beyaz zambaklar şarkısı benim için favori olmuştur. hem yüzümde hafif bi’ gülümseme oluşturuyor hem iç burukluğu. zambak da en sevdiğim çiçektir.
    7. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İlk defa bir Ata Demirer filmini bu kadar içten sevdim. Kendisinin hemen her filmini hep bir eksik, yavan, tatsız tuzsuz bulan birisi olarak böyle bir film izlediğim için çok mutluyum. Çok derinden etkiledi bu film beni. Komedi filmi diye açtık ağzımı burnumu kırıp geri yolladı. Filmi 2 defa izledim. İlk izleyişimle ikinci izleyişimin arasında Ata Demirer'in film hakkında katıldığı birkaç söyleşisini falan da izledim ve gerçekten çok beğendiğim ve uzun zamandır bu kadar özenli bir iş izlemediğimi düşündüğüm için gelip entry yazmak istedim. Bir kere film görünenden ve başlarda vaadettiğinden çok daha fazlasını veriyor. Bu gerçekten çok güzel bir şey. Günümüzde artık yerli yabancı çoğu film seyircisine büyük büyük vaatler verip sonunda bu vaatlerin altında kalarak insanda hep bir rahatsızlık hissi uyandırıyor. Çağın getirdiklerinden midir bana mı öyle denk geliyor bilmiyorum ama artık çoğu film, çapına bakmadan size çok büyük bir anlatı sunacağını iddia edip edip sizi yarı yolda bırakıyor. Oysa bu film her şeyden önce haddini bilip(bu had meselesine sonra yine döneceğiz) izleyicisine altından kalkamayacağı vaatlerde bulunmuyor çok daha küçük bir anlatı sunacağını söylüyor ama tam da bu mütevazılık sebebiyle cidden çok etkileyici süper bir anlatı "kendiliğinden" oluşuyor. Ne demek istiyorum biraz açayım. (spoiler içerir) Ata Demirer'in belki de en çok gönlünü verdiği, samimiyetinin zirveye çıktığı, gerçek ve içten bir şeyler anlattığı belki de ilk ve tek film bu olabilir. Şimdiye kadar anlattığı hikayelerin hemen hepsi Ata Demirer'in sonradan sahip olduğu, sonradan gözlemlediği ya da belki de pek içselleştiremediği hikayeler içeriyordu. İşte Ege sahilleri, Trakya bölgesi, Almancı tipler vs. vs. Ama bu film Ata Demirer'in çocukluğunda geçirdiği bölgeden çıkmış bir film. Yani aslında sanatçının köklerine taa ilk anılarına kadar geri döndüğü bir hafıza sarayının ürünü. Filmin sıcaklığı, gerçekliği, sadeliği ve zorlama olmaması bence buradan geliyor. Üzerine 40 yıllık birikimini koyarak bize bir şeyler anlatsa da sanatçı hatırladığı en eski yere, köklerine ait bir hikayeyi çıkarmış. Kendisini birçok konuda ispatlamış birçok sanatçıda vardır bu olay. Ben şaşırmadım hatta geç de bulmadım. Söyleşilerinde falan bahsetmiş. Hep bir bursa hikayesi anlatmak istiyordum yıllardır ama bir türlü kısmet olmadı falan diyor. Bence kısmet olmamak değil de daha çok bir "opus magnum" ortaya çıkarmak için en çok heveslendiği anlatının yeterince demlenmesini beklemiş. Bence çok da iyi yapmış. Ben filmi açtığımda yine böyle eyvah eyvah tarzı eğlenceli sıradan bir komedimsi bir film izleyeceğimi düşünmüştüm. Zaten ilk 30dakikası da full bu şekilde ilerliyor. Klasik benim pek izlemeyi tercih etmediğim Ata Demirer filmlerinden biriymiş gibi devam ediyor. Ta ki Ata Demirer'in Pelikan'a bakarak şarkı yazmaya başladığı sahneye kadar filmin niteliğini anlayamıyorum. Cengiz, hayvanat bahçesindeki Pelikan'a bakarak bu hayvanda kendimi görüyorum deyip birden dile gelip şarkı söylemeye başlıyor. Sözler şöyle: --- spoiler --- Çırpınıp dursan da kurtulamazsın Ağzını açsan da konuşamazsın Gülerler haline Yazık ederler Düşünce sararır tüm güzel renkler Ah, unutmak istiyor belki mazi Unutmak istiyor özgür günleri --- spoiler --- Biraz seyircinin gözüne sokuyor gibi olsa da rahatsız edici değil ama o pelikan sahnesinden sonra hasssiktir film anolojiler üzerine kuruluymuş diye heyecanlandım hemen. Zaten ikinci izleyişte bunlar daha bir keyif veriyor açıkçası. Pelikan'la kurulan anolojiden sonra filmin ilk yarım saatindeki bülbülün olayı faln anlam kazanıyor, "bülbül ötümlü kanarya"nın Cengiz'e sürekli eşlik etmesi, Cengiz'in iyi bir ses sanatçısı olmasına rağmen aslında "Taklitçi" olması, 40'ını devirmiş kel bir adam olmasına rağmen kendini o şekilde kabul edemeyip sürekli perukla gezmesi falan bende anlam buluyor. heee... diyorum hemen. Sonra işte Arzuyla yakınlşmaya başlıyorlar. Kız yer yer buna kur yapıyor, adamı kendine aşık ediyor falan. Ben şahsen orada da ters köşe oluyorum. Eninde sonuda yine de 120 kiloluk, 40 yaşında kel olan esas oğlanın esas kızı kapacağını sanıyorum. Çünkü hala klişe bir komedi filmi izlediğimi sanıyorum. Halbuki hayatın gerçekleri öyle değil. Beraber albüm çıkarıp İstanbul'a gittiklerinde doğal olarak kızı assolist yapıyorlar, kız bunu kazanabilmek için kendisine aşık yapımcıyla evleniyor, grup dağılıyor ve Cengiz yine bir şekilde o hapsedildiği mahallesine geri dönüyor. Film bir fantezi olmaktan çıkıyor ve hayatın doğal akışına geri dönüyor. Filmde ben pek bir komedi unsuru göremiyorum. Bu film uzun süredir izlediğim en dramatik film. Üzerinde düşündükçe ağırlığını bende daha çok hissettiren bir film oldu. Filmin daha açılış sahnesinde köpek Cengiz'in peruğunu falan kapıp kaçıyor. Komedi anlayışı böyle olan bir filmi mi izlicem ben amk faln demiştim başta hatta. Ama sonra komedi unsurları da biraz güzelleşiyor. Ata Demirer içinde bulunduğumuz sosyopolitik ortamdan hepimiz gibi çok ama çok sıkılmış ve çocukluğunun geçtiği günleri çok özlüyor. Bu filmde bunu çok görüyoruz. Ayrıca yer yer yeşilçam filmlerinin sıcaklığına da çok öykündüğünü hissediyorsunuz. Cengiz'in kardeşiyle sevgilisini balıkçı kayığında tüm aile basıyorlar mesela. Heh dedim drama kopacak galiba burada dedim. Balıkçı o durumda "Allah'ın emriyle kızınızı istiyorum" diyor. Sonra Cengiz patlatıyor cevabı :"ulan nesini istiycen almışsın zaten kızı" Sahne orda bitiyor tüm aile uzun uzun gülüyorlar. Bu sahneyi artık böyle yazmıyorlar ya. Aklıma direk Şener Şen'in Vecihi karakterini canlandırdığı Gülen Gözler filmi geldi. O sahne hatta direkt o filme bir selam sahnesiydi sanırım. Batıda "amerikan rüyası" dedikleri şeyin türkiye'deki karşılığı da o yıllarda varoşlardan çıkıp albüm çıkarmak gibi bir şey. Film bu rüya konseptini işliyor aslında. Başlarda problem çıksa da Cengiz bir rüyanın içine dalıyor. Güzeller güzeli bir kızla beraber şöhretin basamaklarını çıkmaya hazırlanan bir hikayeyi izliyoruz. İşte bu hipnotik evreden uyanılan an da Arzu evlenme teklifi aldığında Cengiz'in tek başına uzun uzun alkış yaparak kilitlenmesi sahnesi. Müthiş sahne bence. Hipnozdan da alkış sesiyle uyandırılır insanlar. Belki de cidden hikayede de hipnozdan uyanışı temsil etsin diye koymuştur o sahneyi bilmiyorum. Arzu evlenme teklifine şak diye "evet" deyince tıpkı pelikan sahnesinde olduğu gibi ikinci uyanışımı yaşadım. Cengiz gibi ben de şok olmuştum. Aaaa bu film başka bir şey anlatıyor cidden hissi oluşuyor. "Cengiz'in kuşu ötmüyor" diye espri dönüp durdu filmin başında. Ulan ne bayağı espri demiştim. Sırf bu şaka için konulduğunu sandığımdan böyle düşünüyordum. Ama öyle değil işte. Filmin başında bir türlü ötmeyen bülbül filmin sonunda ötüyor. Tam da cengiz rüyadan uyanıp mahallesine geri döndüğünde ötüyor. Hatta balıkçı diyor ki "ulan şu kuş en başta ötse tüm bunlar hiç yaşanmayacaktı." Ama o zaman Cengiz de kendisini bulamayacaktı. Bülbül ondan ötüyor. Filmin konusu hakkında doğru kelimeyi ikinci izleyişimin sonunda buldum: Bu film bir "had bilme" konulu bir film. Tüm bu yaşananlardan sonra Cengiz mahallesine geri dönüyor, peruğunu çıkartıyor, müziği bırakıyor, kısa kollu gömlek giyip, sıradan bir vatandaş olarak hayatına devam ediyor. Esas kızı kapamayacağını, taklitçi olduğunu, albüm yapamayacağını, şöhret olamayacağını ve yanlış kişiye aşık olduğunu kabul ediyor. Asırlardır her devirde kimsenin sikinde olmayan mahalle aralarında binlerce kez yaşanan trajediyi tekrar izliyoruz. Bir hayalperestin yenilgisinin filmi çok nahif ele alınmış. Ben bu nahiflikte ciğerimi bıraktım filme. Filmin sonunda Arzu ile Cengiz'in rakı masasında son bir konuşması var. Arzu özür falan diliyor Cengiz'den. Cengiz tüm bu olanları ve filmin özetini tek bir cümle ile yapıyor. Bu entry'i o replikle kapatmak istiyorum: "Arzu'cum özür dileme, ben özür dilerim. Olmazdı biliyorum ama bir çizgi var, onu aşmamak lazımdı ben onu aştım."
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İlk çıktığı hafta izlemiştim. Ata demirer'in zaten kendine has doğal bir ses sanatı var.Lakin karşılıklı oynadığı Özge Özacar eğer gerçek sesiyle seslendirme yapmışsa o şarkıları muhteşem düetlere imza attılar. Burada tek eleştirdiğim konuysa komedinin yanı sıra dramatize bir finale doğru evrilmesi filmi biraz donuklaştırıyor.
      1şarkıları söyleyen özge özacar değil. melek büyükçınar seslendirmiş. - devriksekiz 28.02.2023 16:38:36 |#4517013
      0@devriksekiz bu bilgi iyi oldu hemen dinlemeye gidiyorum :) - bysonyolcu 28.02.2023 16:58:40 |#4517018
    9. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İzlemeyen varsa Fox tv'de yayınlanıyor şu an. Çok beğenmiştim ilk izlediğimde. Müzikleri zaten şaheser. Normalde izlediğim bir filmi izlemeyi pek sevmem ama bu gece biraz duygusal olduğum için izlemek geldi içimden. Tam şu an filmin en güzel şarkısı çalıyor bence koşun.
    10. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      güzel, aile ile izlenilebilecek bir film